Tutuklama Nedenleri ve Tutuklamaya İtiraz
Tutuklama nedenleri ve itiraz üzerinde temellenen makalemiz, tutukluluk ve itiraz prosedürüne ilişkin bilumum önemli hususları ve konuya dair merak edilen soruların yanıtlarını şamildir. Bu itibarla, başlıkları sırasıyla ve dikkatle okumak, tutuklama nedenleri ve itiraz konulu içeriğimizin net biçimde anlaşılabilmesi için en doğru yaklaşım olacaktır. Bu hususta, evleviyetle tutuklama ve yakalama kavramlarının ayrımına değinmek isabetli olacaktır. Buna göre;
- Tutuklama için kuvvetli suç şüphesine, yakalama için basit şüpheye gereksinim duyulur,
- Tutuklama için hakim kararı aranırken, yakalama için hakim kararına gerek yoktur,
- Tutuklama süresi kural gereği bir yıl ve iki yıldır ve fakat gözaltı süresi azami dört gündür.
Tutuklama, hukuki literatürde şu şekilde tanımlanabilir: kuvvetli suç şüphesinin mevcudiyetini işaret eden somut delillerin ve tutuklama sebebinin var olması durumunda, şüpheli ya da sanığın hürriyetinin hakim kararı ile sınırlandırılması ve tutukevinde bulunmasıdır. Hakkında tutuklama kararı verilen kişinin özgürlüğü geçici bir müddet sınırlandırılır. Tutuklama, Anayasada ve kanunda düzenlenen şartların varlığı halinde, henüz suçlu olduğu sabit olmayan kişi hakkında hakim kararıyla uygulanan koruma tedbiridir.
Delillerin korunması, şüpheli ya da sanığın kaçmasını önleme vs. nedenlerle geçici surette başvurulan tutuklama kararı gerek soruşturma gerek kovuşturma sürecinde hakim tarafından verilir. Belirli şartlar altında yakalama kararı çıkarma yetkisini haiz olan savcılık dahi tutuklama kararı veremez. Tutuklama kararı, soruşturma safhasında verilecekse Sulh Ceza Hakimliği; kovuşturma safhasında verilecekse ceza davasının açıldığı mahkeme tarafından verilir.
Tutuklama Nedir?
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, hukukumuzda uygulanan koruma tedbirlerini düzenlemiştir. İşbu kanunda düzenlenen koruma tedbirlerinden maksat, cezai uyuşmazlıkların çözümüne yardımcı olmasıdır. Ne var ki, hakkında koruma tedbirine hükmedilen kişinin temel hak ve hürriyetleri sınırlandırılmaktadır. 5271 sayılı Kanunun 100.maddesinde düzenleme alanı bulan tutuklama da bu koruma tedbirlerinden biridir. Tutuklama, CMK m.100/1 hükmünde şu şekilde tanımlanmıştır:
“Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.”
Tutuklama Kararı Şartları Nelerdir?
Somut olayda tutuklama sebepleri mevcut olsa dahi şüpheli ya da sanık hakkında tutuklama kararı yerine, ceza yargılamasının verimli ve sağlıklı yürütülebilmesi adına adli kontrol kararına hükmedilebilmesi mümkünse, tutuklama tedbiri uygulanamaz. Tutuklama sebepleri mevcut olduğu takdirde tutuklama kararı verilebilir. Tutuklama kararı verilebilmesi için gereken şartlar, 5271 sayılı Kanunda hüküm altına alınmıştır. Buna göre, kişi hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için aranan tutuklama sebepleri şunlardır:
- Kuvvetli Suç Şüphesi
Tutuklama kararı için aranan ilk koşul, şüpheli ya da sanık hakkında suç şüphesinin varlığına işaret eden somut delillerin mevcut olmasıdır. Kuvvetli suç şüphesi, sanık ya da şüphelinin suç işlediğine dair yüksek olasılık bulunması olarak tanımlanabilir.
- Tutuklama Sebebi
Tutuklama tedbirine başvurulabilmesi için kuvvetli suç şüphesi olması yeterli değildir; bununla birlikte, tutuklama sebebi de olmalıdır. Hakim, evleviyetle kuvvetli suç şüphesinin var olup olmadığını gösteren somut delilleri değerlendirir. Ardından, ilgilinin hakkında tutuklama kararı vermek için tutuklama sebebi olup olmadığını etüt eder. Aşağıda sıralanan hallerde tutuklama sebebinin var olduğu kabul edilir:
- Şüpheli ya da sanığın kaçması yahut kaçma şüphesini oluşturacak somut vakıaların mevcudiyeti,
- Şüpheli ya da sanığın, delillerin karartılacağı hususunda kuvvetli şüphe halinin mevcudiyeti,
- Kanunda açıkça tutuklama nedeni olarak işaret edilen suçlar, yani katalog suçlar.
Tutuklama sebebi olarak kabul edilen katalog suçlar, makalemizin devamında mevcuttur.
Tutuklama Kararının Amacı Nedir?
Tutuklama kararı verilmesinin iki temel amacı bulunur. Bunlardan ilki, delillerin korunmasını sağlamaktır. Şüpheli ya da sanığın halinden, mağdur ya da ilgili başkası üzerinde baskı yapma konusunda kuvvetli şüphe uyanıyorsa, delillerin korunması gayesiyle tutuklama kararı verilebilir. İşbu kararın verilmesinin bir diğer amacı ise, şüpheli ya da sanığın kaçmasına mani olmaktır. Şüpheli ya da sanığın halinden, kaçma konusunda somut vakıalara dayanan kuvvetli suç şüphesi mevcutsa, tutuklama kararı verilebilir.
Tutuklama Sorgusunda Şüphelinin Temel Hakları Nelerdir?
Şüpheli ya da sanığa, tutuklama sorgusunda hatırlatılması lazım gelen temel haklarını şu şekilde ifade edebiliriz:
- Şüpheli ya da sanık, müdafinin hukuki yardımından istifade etme hakkını haiz olup bu hakkın kendisine hatırlatılması gerekir. İlgili, avukat seçme hakkına sahiptir. İlgili, avukat seçecek durumda değilse ve avukat yardımından faydalanmak istiyorsa baro tarafından kendisine ücretsiz avukat tahsis edileceği, kendisine hukuki yardımda bulunmak amacıyla görevlendirilecek avukatın ifade ve sorgu safhasında hazır bulunabileceği bildirilir.
- Şüpheli ya da sanık, evrensel bir hak olan susma hakkına sahiptir. Kendisine isnat edilen suçlamaya dair açıklama yapmamasının yasal hakkı olduğunu ifade edilmelidir.
- Şüpheli ya da sanık, lehine delilleri ileri sürme veya toplanmasını isteme hakkını haizdir. Bu hakkı da tutuklama sorgusu öncesinde hatırlatılır.
- Sanık ya da şüphelinin bir diğer hakkı ise savunma hakkıdır.
Tutuklamaya İtiraz Süresi Nedir?
Tutuklama kararı, itiraz edilebilir bir karardır. Şüpheli ya da sanığa tanınan en mühim haklardan biri olan tutuklamaya itiraz kanun yoluna, 5271 sayılı Kanuna göre yedi gün içinde başvurulabilir. İşbu süre hesaplanırken, şüpheli ya da sanığın tutuklandığı gün dikkate alınmaz. İlgili hakkında tutuklamaya yönelik yakalara kararı verilmişse, yasada açıklık olmamak kaydıyla yakalara kararına karşı itiraz yoluna her zaman başvurulabilir.
Şüpheli ya sanık, tutuklamaya dönük yakalama kararı üzerine yakalanmış ve ardından tutuklanmışsa, şu halde tutuklamaya itiraz süresi, şüpheli ya da sanık tutuklandıktan sonra işlemeye başlar.
Tutuklama Kararına Kimler İtiraz Edebilir?
Tutuklama kararına itiraz kanun yoluna evvela tutuklanan kişi, yani şüpheli ya sanık başvurabilir. Tutuklama kararına itiraz, şüpheli ya da sanığın en önemli haklarındandır. Şüpheli ya da sanık dışında, işbu karara itiraz kanun yoluna başvurabilecek kişilerse şunlardır:
- CMK m.261 uyarınca, tutuklanan şüpheli veya sanığın avukatı, tutuklamaya itiraz başvurusunda bulunabilir.
- CMK m.262/1 gereği, tutuklananın yasal temsilcisi de tutuklamaya itiraz kanun yoluna başvurabilir.
- Son olarak, CMK m.262/1 uyarınca, tutuklunun eşi de tutuklama kararına itiraz edebilir.
Tutuklama Kararına İtiraz Nasıl ve Nereye Yapılır?
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.268, tutuklama kararına itirazın nereye ve ne şekilde yapılacağını ifade etmektedir. Buna göre; tutuklama kararına itiraz, kararı veren mahkemeye beyanda bulunmak ya da itiraz dilekçesi vermek suretiyle yapılır. Katip, itiraz dilekçesini tutanağa geçirdiğinde itiraz işlemi tamamlanış olur. İlgili tarafından tutuklama kararına itiraz edildiğinde, kararı veren mahkeme ya da hakimlik, tutuklama kararını üç gün süre zarfında değiştirmezse, bir başka ifadeyle tutukluluğun devamı kanaatindeyse, itiraz dilekçesinin sunulduğu tarihten itibaren üçüncü günün ardından itirazı incelemeye yetkili mercie iletir.
Tutuklama kararı veren sulh ceza hakimliğinin bu kararına karşı yapılan itiraz, yargı çevresinde bulunduğu Asliye Ceza Mahkemesi hakimi tarafından incelenir. Tutuklama kararına itirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu durumlarda, karara itirazların ivedi incelenmesi maksadıyla, Sulh Ceza Hakimliğince gereken önlemler alınır. İşbu hakimliğin işleri, Asliye Ceza Mahkemesi hakimince görülüyorsa, tutuklama kararına itirazı incelemekle yetkili merci Ağır Ceza Mahkemesi başkanıdır.
a) Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.
b) Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir. İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hâllerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hâkimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Sulh ceza hâkimliği işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir.
c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.
Tutuklama Süresi En Fazla Ne Kadardır?
Kişinin tutukluluk süresi, suça hakkında soruşturma ve kovuşturma için lazım gelen makul süreden fazla ise, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.5/3 hükmü uyarınca, kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkının ihlaline sebep verir. Soruşturmada azami tutukluluk süresi, Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına girmeyen işlerde altı ay; Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren işlerde ise bir yıldır.
TCK’nın İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci bölümünde düzenlenen suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlarda tutukluluk süresi en fazla bir yıl altı aydır. İşbu suçlarda, gerekçe gösterilmesi kaydıyla tutukluluk süresinin altı ay daha uzatılması mümkündür. Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına girmeyen suçlarda tutukluluk suresi en fazla bir yıldır; zaruri hallerde alt ay kadar uzatılabilir.
Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren suçlar kapsamında tutukluluk süresi azami iki yıldır. İki yıllık süre, zaruri durumlarda en fazla üç yıl kadar uzatılabilir. 3713 sayılı Kanunun kapsamında giren suçlar ile TCK’nın İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde düzenlenen suçlara ilişkin tutukluluk süresi azami beş yıldır.
İfade edilen tutukluluk süreleri, suç teşkil eden fiili icra ettiği esnada on beş yaşını tamamlamamış çocuklar açısından yarı oranında, on sekiz yaşını tamamlamamış çocuklar açısından ise dörtte üç oranında uygulanır. Söz konusu süreler, şüpheli ya da sanık hakkında tutuklama sebepleri mevcut olsa dahi uygulanacak azami sürelerdir. Tutuklama sebepleri mevcut değilse, ifade edilen süreler beklenmeksizin şüpheli ya da sanığın derhal tahliye dilmesi gerekir.
Tutuklama Kararı Verilemeyecek Haller Nelerdir?
Hakim, bazı durumlarda tutuklama kararı veremez. Zira, belirli hallerin varlığında şüpheli ya da sanığın tutuklanması doğrudan kanun tarafından yasaklanmıştır. CMK ilgili hükümleri uyarınca, aşağıda sıralanan hallerde tutuklama kararı verilemez:
- İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. CMK m.100/1,
- Sadece adli para cezası gerektiren suçlarda tutuklama kararı verilemez. CMK md.100/4,
- Hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. CMK md.100/4,
- Vücut dokunulmazlığına karşı suçlar açısından (kasten yaralama, taksirle yaralama, taksirle öldürme vs. tutuklama yasağı yoktur. CMK md.100/4.
Tutuklama Nedeni Sayılan Suçlar Nelerdir?
CMK ilgili hükmü gereği, tutuklama sebebi olarak kabul edilen katalog suçlar şunlardır:
- Kasten öldürme,
- İşkence,
- Soykırım ve insanlığa karşı suçlar,
- Cinsel saldırı | TCK m.102 – birinci fıkra hariç,
- Silahla işlenmiş kasten yaralama | TCK m.86, fıkra 3, bent e,
- Neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama,
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma | TCK m.220 – iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç,
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
- Devletin güvenliğine karşı suçlar,
- Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
- Çocukların cinsel istismarı,
- Hırsızlık,
- 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda düzenlenen silah kaçakçılığı suçları,
- 4389 sayılı Bankalar Kanunu m.22’nin 3 ve 4 numaralı fıkralarında hüküm altına alınan zimmet suçu,
- 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda düzenlenen ve hapis cezası gerektiren suçlar,
- 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu m.68 ve 74’te düzenlenen suçlar,
- 6831 sayılı Orman Kanunu m.110’un dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen kasten orman yakma suçları,
- 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu m.33’te düzenlenen suçlar,
- 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu m.7’nin üçüncü fıkrasında hükmedilen suçlar.