Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Destekten yoksun kalma tazminatı haksız bir fiile bağlı olarak hayatını kaybeden kişinin yakınlarına dönen bir tazminattır. Genel amaç meydana gelen can kaybından ötürü ölenin yakınlarının mahrum kaldıkları desteklerin tazmin edilmesidir.

Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılabilmesi için farkı birçok kriterin göz önüne alınması gerekir. Tüm bu işlemlerin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için öncelikle destekten yoksun kalma tazminatı kimler alır ve şartları konusunda bilgi sahibi olmamız gerekir. Öncelikle bu konularda bilgi sahibi olduktan sonra hesaplama işlemlerinde göz önüne alınacak kriterler hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Nedir Yasal Dayanağı Nedir?

Destekten yoksun kalma tazminatı niteliği itibariyle Borçlar Kanunumuzun 2 ayrımında yer alan “Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkisidir.” Genel bir tanımı bulunmasa da; Borçlar kanunumuzun 49. Maddesinde yapılan tanıma göre;

            “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”

Bu yükümlülüğe ölüm ve bedensel zararlarda dahildir Bu kapsamda destekten yoksun kalma tazminatı nedir? Sorusan en kapsayıcı şekilde aşağıdaki gibi şekilde bir cevap verebiliriz.

            “Haksız bir fiil nedeniyle ölen kişinin yakınlarına ölüme bağlı olarak mahrum kalmış oldukları zararlardır.”

Yasal dayanağını ise Türk Borçlar Kanunumuzun 49, 50, 51, 52 ve 53. Maddeleri oluşturmaktadır.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Şartları

Destekten yoksun kalma tazminatını doğuran en önemli unsur haksız bir fiilin varlığının söz konusu olmasıdır. Her ne kadar haksız bir fiil söz konusu olsa da diğer maddi ve manevi tazminat durumlarında olduğu gibi hak kaybına uğrayan kişinin bu yönde bir talebinin bulunması gerekir. Özel hukuk alanında çözümü gereken tazminatlar, haksız fiil nedeniyle görülen ceza yargılaması diğer davalarda re’sen gözetilen bir durum değildir. Bir çeşit tazminatı davası olan bu davaların davacı lehine sonuçlanabilmesi için bir takım şartların birlikte oluşması gerekir.

Genel hatları ile bu tazminat davalarının davası lehine sonuçlanabilmesi için aşağıdaki sıralamış olduğumuz şartların birlikte gerçeklemesi gerekir.

Haksız Fiil

Haksız fiil kavramı bütün hukuk sistemlerinde oldukça geniş bir kapsama sahip olgudur. Ölüm ile sonuçlanan olaylarda haksız fiilin varlığından söz edebilmek için farklı birçok kriter göz önüne alınır. Haksız fiil sonucu gerekçeleşen ölüm olayları iş kazası, doktor hatası (Malpraktis), ölümlü trafik kazası gibi; Taksirle ölüme sebebiyet verme suçu hatta kasten öldürme suçu gibi cezalarına konu olabilmektedir. Ceza yargılaması sonucu haksız fiilin varlığının ortaya konulması tazminat davalarında önemli bir delil niteliğinde sahip olabilmektedir.

Ölüm Olayının Gerçekleşmesi Gerekir

Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi desten yoksun kalma tazminatını doğuran vakıa ölüm olaylarıdır. Ölüm olayı gerçekleşmeksizin meydana gelen kalıcı veya sürekli surette meydana gelen bedensen hasarlar diğer tazminat davalarının konusunu oluştursa da; Destekten yoksun kalma davasının konusunu oluşturmaz.

Dava Destekten Yoksun Kalan Kişilerce Açılmalıdır

Herhangi bir şekilde haksız bir fiile bağlı olarak gerçekleşen ölümler doğrudan destekten yoksun kalma tazminatını doğurmaz. Bununla birlikte ölenin davasının destekçisi olması gerekir. Bu konuda davası genellikle eş veya çocukları olabilmektedir.

Yerel mahkemeler ili yüksek yargı organlarının bu konuda birleşmiş oldukları ortak görüş ölen ile davasının arasında herhangi bir şekilde yakın akrabalık ilişkisi olması gerektiğinin zorunlu olmadığı gibi kan hısımlığının da bulunmasını dava şartı olarak görmemektedir. Bazı durumlarda destekten yoksun kalan kişinin eş veya çocuklar haricinde olan kişilerden de olması mümkündür.

Destekten Yoksun Kalınması Gerekir

İsminden de anlaşılacağı üzere davanın asıl dayanağını ölüme bağlı olarak yoksun kalınan destek oluşturur. Tazminatın belirlenmesinde destekten yoksun kalan kişinin ekonomik durumu belirleyici olsa da tazminata hükmedilebilmesi açısından davacının tamamen yoksul veya muhtaç duruma düşmesi gerektiği gibi bir zorunluluk yoktur. Bu konu hakkında desten yoksun kalma tazminatı nasıl hesaplanır? Başlığımızda daha detaylı bilgiler vereceğiz.

Görüldüğü gibi destekten yoksun kalma tazminatı şartları hukuki açıdan kapsamlı bir şekilde irdelenmesi gereken konulardır. Bütün şartların birlikte varlığı söz konusu olmadığı sürece tazminat hakkı doğmaz. Örneğin her ölüm olayı doğrudan tazminat hakkını doğurmaz. Öncelikle bu ölümün haksız bir fiil sonucu gerçekleşmesi ve davacının bu ölüme bağlı olarak ekonomik açıdan desteğinin son bulması gerekir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatını Kimler Alabilir?

Destekten yoksun kalma tazminatı şartları başlığımızda da belirttiğimiz gibi ölen ile davası arasında destek ilişki bulunması gerekir. Bu nedenle herhangi bir akrabalık ilişkisinin bulunması gerektiği gibi bir zorunluluk yoktur. Zaman zaman bu davaların sadece eş ve çocuklar ya da anne / baba tarafından açılabileceği yönünde söylemlerle karşılaşmaktayız. Ancak bu durum gerçeği yansıtmaz. Bu şekilde bir değinin varlığının kanıtlanması koşulu ile tazminat hakkında herkes faydalanabilecektir.

Evli Çocuk Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Alabilir Mi?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi ölümden önce var olan desteklerin kanıtlanması koşulu ile bu tazminatı hakkından evli veya bekar fark etmeksizin herkes yararlanabilir. Hatta ölenin sürekli bir suretle burs vermiş olduğu, herhangi bir akrabalık ilişkisi ile kan bağı bulunmayan kişiler tarafından açılan tazminat davalarda davacı lehine kararlar verildiği dahi görülmektedir. Ancak bu hususun kanıtlanmasında somut veriler kullanılmalıdır. Yerel mahkemeler, Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtay’ın ilgili hukuk daireleri herhangi bir somut veriye dayanmayan destek taleplerinin varlığını kabul etmektedir. Dilerseniz bu konuyu bir yargı kararı ile açıklayalım.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Yargı Kararı

12/03/2021 tarihinde meydana gelen kazada … plaka sayılı aracın sürücüsü …’in % 100 (yüzde yüz) oranında tam kusurlu olduğu, kazada ölen yaya …’nun bu kazanın oluşumunda kural ihlalinin olmadığı, her ne kadar müteveffanın yılın belirli dönemlerinde Adana ilinde üç katlı müstakil binanın ikinci ve üçüncü katlarında ikamet eden evli ve çocuklu iki oğlunun yanında sırası ile kalarak onlara destek olduğu, kiraya verilen zemin kat dükkanın gelirinin davacılara harcandığı, müteveffanın ölmeden önce davacıların market-manav ihtiyaçlarını karşıladığı, ev faturalarının bir kısmını ödediği, torunlarının kırtasiye masraflarını karşıladığı, bakkal-market masraflarını karşılayarak destek sağladığı ileri sürülmüşse de müteveffa …’nun … ilçesinde ikamet ettiği, evli olup 3 kız 2 erkek olmak üzere 5 çocuğunun bulunduğu, çocuklarının tamamının evli olduğu ve çocuklarının kendisinden ayrı yaşadıkları, bakmakla yükümlü olduğu eşi dışında kimsenin bulunmadığı, davacıların kaza tarihi itibariyle 37 ve 33 yaşlarında oldukları, evli ve çocuklu oldukları, erkek çocuklarının 18 yaşına kadar anne ve baba desteği görecekleri, müteveffadan ayrı evlerde yaşadıkları, kendi işlerinin olduğu ve kendi geçimlerini sağladıkları, davacıların ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürme olanağına sahip oldukları, bu sebeple davacıların destekten yoksunluk zararından söz edilemeyeceği anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması yerindedir. Davacıların istinafı haksız bulunmuştur.”

Adana Bölge Adliye Mahkemesinin 08.05.2025 tarih 2023/793 esas ve 2025/1150 sayılı kararı

Görüldüğü gibi Bölge Adliye Mahkemesi herhangi bir somut veri olmaksızın sadece davacının bu yöndeki beyanını destekten yoksun kaldığı yönünde bir emare olarak kabul etmemiştir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması Nasıl Yapılır?

Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması işleminin ayrı bir uzmanlık konusu olduğunu söylemek hiçte yanlış olmaz. Zira bu konuda açılan davaların birçoğunda hesaplama işlemi yapılırken bilirkişi görüşünden faydalanılmaktadır. Yargı birimleri tarafından veya bu konuda görüş alınan bilirkişilerin göz önünde bulundurdukları kriterleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

  • Ölenin yaşı
  • Ölenin ekonomik geliri
  • Kusur durumu (taksirle ölüme sebebiyet verme halinde)
  • Ölenin kazanç potansiyeli
  • Destek olan kişinin yaşı ve yaşam süresi
  • Hak sahiplerinin sayısı

Görüldüğü gibi tazminatın hesaplanmasında göz önüne alınan farklı durumlar ardır. Örneğin aynı koşullarda gerçekleşen ölüm olaylarında ölenlerin kusur oranlarının farklı olması tazminat miktarını etkileyecektir. Hatta yüksek yargı organları destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılırken ölenin gelirinin hesaplanmasında aktif ve pasif dönem ayrımının yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Bu konuda hazırlanmış yaşam tabloları dikkate alınırken 18-60 yaş arası aktif dönem, 60 yaş ve sonrası ise pasif dönem (genellikle emeklilik) olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle tazminatın miktarının belirlenmesinde genel geçerli bir formül yoktur. Yukarıda sıralamış olduğumuz tüm hususlar birlikte değerlendirilerek bir miktar belirlenir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Davası

Tazminat davalarında genellikle görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak iş kakasına bağlı olarak talep edilecek tazminatlarda zaman zaman İş Mahkemelerinde de dava açılması gerekebilir. Bu davalarda yetkili mahkemesinin belirlenmesinde ise farklı alternatiflerimiz vardır. Buna göre aşağıda sıraladığımız durumlara göre yetkili mahkeme belirlenebilir.

  • Davalının yerleşim yeri
  • Haksız fiilin gerçekleştiği yer
  • Zarar görenin yerleşim yeri

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Zamanaşımı Süresi

Tazminat davalarında dikkat edilmesi gereken en önemli husus zamanaşımı süreleridir. Bu sürelerin geçirilmesinden sonra açılacak davaların reddedilmesi kuvvetle muhtemeldir. Niteliği itibariyle hak düşürücü bir süre olmaması nedeniyle bu husus mahkemece re’sen gözetilmez. Davanın açılmasından sonra genellikle davalı tarafça ileri sürülür.

Bu tür tazminat davarında dikkat edilmesi gereken zamanaşımı süreleri farklı olup, öğrenme tarihine veya ölüm sebebine göre değişiklik gösterebilir.

  • Zararın (ölümün) öğrenilmesinden itibaren 2 yıl
  • Ayrıca ceza davası bulunması halinde ceza hukuku açısından suça ait zaman aşımı süresi
  • Diğer durumlarda ise olayın geçekleşmiş olduğu günden itibaren 10 yıl

Genel olarak zamanaşımı süreleri bu şekildedir. Ancak sigorta poliçesine dayalı olarak bir tazminat davası açılması halinde yukarıda belirtmiş olduğumuz sürelerden az olmamak koşulu ile taraflarla başkaca süreler de belirlenebilmektedir.

Ceza Davası ve Tazminat Davasının Birlikte Yürütülmesi

Tazminat davaları çoğunlukla haksız bir fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla açılan davalardır. Bu haksız fiiller sıklıkla ceza davalarında da konu olabilmektedir. Özellikle tazminat miktarının belirlenmesinde ceza davası sırasında tespit edilen kusur oranı kesin delil niteliğinde olmasa da sık sık hukuk mahkemelerini de bağlayıcı niteliktedir. Bu nedenle haksız fiilin ayrıca ceza hukuku açısından suç teşkil ettiği durumlarda ceza yargılaması ile birlikte tazminat davalarının da hukuki destek alınarak sonuçlandırılması oldukça önemlidir.

Her ne kadar ceza mahkemeleri tarafından verilecek olan kararlar hukuk mahkemelerini tam olarak bağlayıcı nitelikle değilse de; Özellikle bu gibi durumlarda hukuk mahkemeleri zaman zaman ceza yargılamasının sonucunu bekletici mesele de yapabilmektedir.

Sık Sorulan Sorular

Trafik Kazası Sonucu Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Alınabilir Mi?

Destekten yoksun kalma nedeniyle açılacak olan davaların büyük çoğunluğu genellikle ölümlü trafik kazaları ve iş kazalarına dayandırılmaktadır. Bunlar haricinde doktor hatası olarak bilinen malpraktis davaları sonrasında da söz konusu davaların açıldığına sık sık rastlanılmaktadır. Bu tür davaların sık açılma sebeplerinden bir diğeri ise Ceza Kanunumuz ile suç olarak tanımlanmış kasten öldürme suçudur. Tüm bu nedenlerden ötürü haksız fiilin varlığı söz konusu olması halinde tazminat davası açılması mümkündür.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi özellikle ölümlü trafik kazalarında tazminat miktarının belirlenmesinde ceza yargılamasında tespit edilecek kusur oranı önemlidir. Bu nedenle ceza yargılaması hatta bu konudaki ceza soruşturması aşamasında da hukuki destek alınması tavsiye olunur.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Yaş Sınırı Nedir?

Bu hususa ayrıca değinmek istemekteyiz. Çünkü zaman zaman dijital ortamda destekten yoksun kalma tazminatı yaş sınırının bulunduğu yönünde gerçeği yansıtmayan bilgiler ile karşılaşmaktayız. Bu konuda herhangi bir yaş sınırı bulunmamaktadır. Önemli olan ölen tarafından sağlanan desteğin ölüm nedeniyle ortadan kaldığının kanıtlanmasıdır. Ancak belirli bir yaş üzerindeki kişilerin ekonomik açıdan desteğe muhtaç olmaması durumları da genellikle bu tür tazminat davalarında gözetilen bir durumdur.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Neye Göre Hesaplanır?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi farklı birçok durum tazminat miktarının belirlenmesinde etkilidir. Özellikle iş kazaları ile ölümlü trafik kazalarında ölenin kusur durumu haksız fiilin ağırlığını belirleyeceğinden, kusur durumu tazminat miktarının belirlenmesinde en önemli etkendir.

Bunun dışında ölenin yaşı da tazminat miktarının belirlenmesinde etkilidir. Tazminat miktarının belirlenmesinde özellikle pasif dönem ve aktif dönem ayrımı yapılarak bir miktar belirlenir. Ölenin sadece pasif dönemde (60 yaş ve üzeri) olması halinde tazminat miktarında önemli bir düşüşe neden olabilecek bir durumdur.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Maddi Tazminat Mıdır?

Evet destekten yoksun kalma tazminatları niteliği itibariyle bir çeşit maddi tazminattır. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi ölüme bağlı olarak mahrum kalınan ve mahrum kalınması beklenen ekonomik değerlerin hesaplanması şeklindedir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Brüt Mü Net Mi?

Tazminat davaları genellikle net gelir üzerinden hesaplanır. Yine destekten yoksun kalmaz tazminatları da hesaplanırken, ölenin brüt değil net geliri dikkate alınmaktadır.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Haczedilebilir Mi?

İcra ve İflas Kanunumuzun 82/11 maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı haczedilemeyecek mallar ve haklar kapsamındadır. Bu nedenle haczi borçlunun onaylamaması durumunda mümkün değildir.