Kamu görevlileri görevleri nedeniyle işlemiş oldukları suçlardan dolayı ceza mahkemelerince yargılanmakla beraber haklarında ayrıca 657 sayılı yasanın disiplin hükümlerinin düzenlendiği 125 maddesi gereğince de disiplin cezaları uygulanabilmektedir. Uzun zamandır ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına etkisi idare hukuku alanında tartışma konusu olmuştur.
Bizde Ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına etkisi başlıklı yazımızda kamu görevlisinin haklarında yapılan ceza soruşturmasına istinaden karşılaşabilecekleri disiplin cezalarını ve ceza soruşturması ile disiplin cezalarının birbiri ile olan bağlantılarını açıklamak istedik.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununda kamu görevlilerinin işleyebileceği ve ayrıca disiplin soruşturmasına konu olabilecek suçlar;
- Zimmet suçu TCK 247
- İcbar suretiyle irtikap suçu TCK 250/1
- İkna suretiyle irtikap suçu TCK 250/2
- Hatadan faydalanmak suretiyle irtikap suçu TCK 250/3
- Rüşvet suçu TCK 252
- Nüfuz Ticareti (Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama) TCK 255
- Görevi Kötüye kullanma TCK 257/1
- Görevi ihmal TCK 257/2
Ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına etkisi 657 Sayılı yasanın 131. Maddesinde ceza kovuşturması ile disiplin soruşturmasının bir arada yürütülmesi başlığı altında belirtilmiştir.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun 131/1 maddesine göre; “Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. “
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun 131/2 maddesine göre; “Memurun ceza kanununa göre mahkûm olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.”
Adli ve İdari Soruşturma Arasındaki Farklar
Ceza yargılamasının disiplin soruşturması etkisi hakkında detaylı bilgiler vermeden önce dilerseniz konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi açısından kısaca adli ve idari soruşturma arasındaki farklara kısaca değinelim.
Adli soruşturma temel ceza kanunumuz veya diğer özel yasalarda suç olarak tanımlanmış bir fiilin fail tarafından gerçekleşip gerçekleşmediğinin somut deliller ile ortaya konulması ve bu delillerin şüpheli hakkında dava açmaya yeter olup olmadığının karar verilmesi şeklinde yürütülür.
İdari soruşturma ise; Kamu görevlilerinin görevleri ile ilgili olmak üzere gerçekleştirmiş oldukları fiilin 657 sayılı yasanın 125 ve devamı maddelerinde yer alan disiplin suçlarından herhangi birisini oluşturup oluşturmadığının tespiti amacı ile disiplin amiri tarafından yapılan idari soruşturmalardır. Adli soruşturma Cumhuriyet Savcısı tarafından yerine getirilerken idari soruşturmalar disiplin amiri tarafından yerine getirilir.
Adli soruşturma sonucunda ilgili hakkında adli para cezası veya hapis cezası gibi hürriyeti bağlayıcı cezalar ile karşılaşmak mümkün iken; İdari soruşturma yani disiplin soruşturmalarında en hafif ceza olan uyarma ve en ağır disiplin cezası olan “memuriyetten çıkarma” cezası verilebilir. İdari soruşturmalar sonucunda herhangi bir hapis cezası verilmesi mümkün değildir.
Ceza Soruşturması ve Disiplin Soruşturmasının Birlikte Yürütülmesi
Yukarıda belirtildiği gibi ceza yargılaması ve disiplin soruşturmasının birbirinden bağımsız olarak yürütülmesi gerektiği kurala bağlanmıştır.
Ancak bu kural her zaman geçerli değildir. Şöyle ki ceza yargılamasında kullanılan delillerin disiplin soruşturmasında kullanılan delillerden daha üstün bir delil niteliğine haiz olması, ceza yargılaması sonucunda kamu görevlisi olan failin üzerine atılı suçu işlemediği ya da failin üzerine atılı suçu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığı durumlarında ceza mahkemesi kararı disiplin soruşturması kararına etki etmektedir.
Bu sebeple ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına etkisinin bulunduğu söylemek yanlış olmayacaktır. Gerek anayasa mahkemesi kararları ve gerekse Danıştay kararları da bu yöndedir. Yüksek mahkemelerin kararları doğrultusunda genel olarak;
- Suçun fail tarafından işlenmediği gerekçesi ile beraat kararları
- Delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararları
657 sayılı 131. Maddesinin istisnası olarak gösterilebilir. Devlet memurlarına verilebilecek diğer disiplin cezaları hakkında daha detaylı bilgilere “Memura Verilebilecek Disiplin Cezaları” başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Yüklenin Suçun Sanık Tarafından İşlenmediğinin Sabit Olması (CMK 223/2-b)
Yukarıda ceza kovuşturmasında kullanılan bir takım delillerin disiplin kovuşturmasına göre daha üstün bir delil olarak kabul edildiğini belirtmiştir. Ceza yargılaması sonucu suçun sanık tarafından işlenmediğinin kesin delillerle kabul edilerek CMK 223/2-b maddesi uyarınca beraat kararı verilmesi durumda fail hakkında atılı suçlamadan dolayı ayrıca disiplin cezası verilmesi masumiyet karinesinin ihlali olarak kabul edilmektedir.
Her ne kadar 657 sayılı yasanın 131/2 maddesi ile ceza yargılaması sonucu verilen kararlar disiplin cezasının uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği belirtilmiş ise de bu şekilde verilen bir beraat kararına rağmen kişinin atılı suçu işlediği gerekçesi ile hakkında disiplin cezası uygulanması bir bakıma masumiyet karinesinin ihlali anlamı gelmektedir. Bu nedenle yüksek mahkeme kararları bu şekilde alınan bir beraat kararına rağmen kamu görevlisine aynı suçtan dolayı disiplin cezası verilemeyeceği yönündedir. Bu nedenle ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına etkisinin bulunduğunu kabul etmek yanlış olmayacaktır.
Delil Yetersizliği Nedeniyle Verilen Beraat Kararlarının Disiplin Soruşturmasına Etkisi
Ceza yargılaması sonucu CMK 223/2-e maddesi uyarınca verilen beraat kararları da disiplin soruşturmasına etki etmektedir. Şöyle ki ceza yargılaması sonucu suçun fail tarafından işlendiği yönünde yeterli delil bulunmaması nedeniyle verilen bir beraat kararı olmasına rağmen kamu görevlisi hakkında aynı suçlamadan dolayı ayrıca disiplin cezası verilmesi yine masumiyet karinesinin ihlal edileceği anlamına gelmektedir.
Delil yetersizliği ile beraat kararının disiplin soruşturmasına etkisinin daha iyi anlaşılabilmesi için Anayasa Mahkemesinin 02.07.2020 tarih ve 2016/13566 sayılı Hüseyin Sezer başvurusunda;
Ceza Soruşturmasının Disiplin Cezasına Etkisi Anayasa Mahkemesi Kararları
“Devlet memurluğundan çıkarma işleminin iptali istemiyle açtığı davada çıkarma işlemine konu eylem nedeniyle yapılan ceza yargılamasında beraat kararı verilmesine karşın İdare Mahkemesince eylemin sabit görülerek işlemin hukuka uygun bulunmasına ilişkindir.
Gerek Mahkeme kararında gerekse disiplin makamlarının işlemlerinde beraat kararı ile sonuçlanan ceza yargılamasına konu eylemlerle ilgili olarak değerlendirme yapıldığı gözlemlenmektedir. Bu değerlendirmeler herhangi bir ihlale yol açıp açmadıkları hususu aşağıda değerlendirilecek olmakla birlikte disiplin işleminin denetlendiği yargı süreci ile ceza yargılaması arasında bağlantının bulunduğu sonucuna ulaşılması bakımından yeterli görülmüştür.
Bu bağlamda masumiyet karinesinin sağladığı güvencenin ikinci yönünün devreye girdiği somut başvuruda Anayasa’nın 36. ve 38. maddelerinin uygulanabileceği sonucuna varılmaktadır. Bu itibarla ihlal iddialarının Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının kapsamında yer aldığı, bir başka ifadeyle başvurunun Anayasa ve Sözleşme hükümleriyle konu bakımından bağdaşmazlık göstermediği anlaşılmaktadır.”
Denilmek suretiyle ceza yargılaması sonucu delil yetersizliğinden alınmış olan beraat kararının disiplin soruşturmasında dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır.
Memur Disiplin Soruşturmalarında Zamanaşımı Süreleri
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ayrıca kamu görevlisi hakkında uygulanacak disiplin cezaları hakkında eylemin ağırlığına göre 6 ay ile 2 yıl arasında zamanaşımı süreleri öngörmüştür. Uzun süren ceza yargılamalarının sonuçları beklendiği takdirde bu durumda kamu görevlisinin disiplin hukuku bakımından cezasız kalacağı sonucunu doğurabilmektedir. Bu konuda yüksek yargı organları tarafından benimsenmiş ortak bir görüş birliği bulunmamaktadır.
Ancak ceza yargılaması sonucundan önce verilen bir disiplin cezasının iptali hakkında İdare Mahkemelerinde devam etmekte olan bir dava bulunması halinde İdare Mahkemesinin Ceza Yargılamasının sonucunu beklemesi gerekmektedir.
Ceza yargılaması sonucu beklenmeden kamu görevlisi hakkında verilmiş bir disiplin cezası bulunması ve akabinde ceza yargılaması soncu beraat kararı alınması halinde bu kez idari yargıda sonuçlanan disiplin cezasının iptali yönündeki kararı veren mahkemeye müracaat edilerek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması gerekmektedir. Ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına etkisi bu şekilde açıklanabilmektedir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Disiplin Cezalarına Etkileri
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı failin suçsuz olduğunun kabul edilmesi anlamına gelmemektedir. Aksine failin üzerine atılı suçu işlemiş olduğu ancak hakkında verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın 2 yıl ve daha az olması nedeniyle hükmün denetim süresi boyunca açıklanmayacağı anlamına gelmektedir.
Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması karar failin üzerine atılı suçu işlediği gerekçesi ile verilmiş bir karar olduğundan disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmemektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ve ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına etsinindaha iyi anlaşılabilmesi için;
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 20.06.2003 tarih ve 2003/67 esas, 2003/436 sayılı kararında;
Ceza Yargılamasının Disiplin Soruşturmasına Etkisi Danıştay Kararı
“Ceza Mahkemesi kararı ile davacı hakkında mahkûmiyete hükmedilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi karşısında; İdare Mahkemesince,
Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil ettiği gerekçedeki anlatımla kabul edilen eylemin sübuta erdiği şeklinde ifade kullanılmasında, masumiyet karinesi uyarınca hukuki isabet görülmemiş ise de; davacının zabıt kâtibi olarak görev yaptığı sırada, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunması sebebiyle
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-g maddesi uyarınca memurluktan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ve bu karar uyarınca memurlukla ilişiğinin kesilmesine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, bu husus, anılan kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.” denilerek, ceza yargılaması sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen memura, disiplin soruşturması neticesinde devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.”
Denilmek suretiyle de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının disiplin cezasına engel teşkil etmediği vurgulanmıştır.
Yukarıda izah edildiği üzere her ne kadar 657 sayılı yasanın 131 maddesi uyarınca ceza yargılaması ve disiplin soruşturması ayrı usullere tabi olup birbirinden bağımsız olarak yürütülmekte ise de; bir takım beraat kararlarının kamu görevlisi hakkında verilebilecek disiplin cezalarına masumiyet karinesi ilkesi doğrultusunda mümkün olabilmektedir.
Bu nedenle kamu görevlisinin görevinden dolayı işlemiş olduğu bir suçtan dolayı beraat kararı alması ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına etkisi göz önüne alındığında kamu görevinden ihraç edilmeye kadar varan yaptırımlarla karşılaşılabileceğinden gerek ceza yargılaması ve gerekse idari yargı davalarında uzman bir avukat vasıtasıyla davaların yürütülmesi kişilerin lehine olacaktır.
Sık Sorulan Sorular
Ceza Mahkemesi Kararlarının İdari Yargıya Etkisi
Ceza Mahkemesi kararlarının idari yargıya etkisi uzun zamandır tartışma konusudur. Ceza soruşturmasına bağlı olarak gerçekleşen idari işlemler genellikle yukarıda detaylarını paylaşmış olduğumuz memur disiplin cezaları şeklinde kendisini gösterir. Her iki soruşturmanın birbirinden bağımsız olduğu 657 sayılı yasa ile belirtilmiş ise de, daha üstün delil niteliğine haiz olan ceza soruşturmasında kullanılan bir takım delillerin disiplin soruşturması yani idari yargı yerinde de kullanılması mümkün olabilmektedir.
Ceza Kovuşturmasının Disiplin Soruşturmasına Etkisi
657 sayılı yasanın 131. Maddesinde yer alan hükümlere göre ceza soruşturması ile disiplin soruşturması ayrı ayrı yürütülmektedir. Ayrıca her iki kovuşturma sonrasında verilen kararların da birbirinden bağımsız olduğu ve birbirine etki edemeyeceği açık bir şekilde 657 sayılı yasada yer almaktadır. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi daha üstün delillerin kullanıldığı ceza kovuşturması sonrasında “suçun sanık tarafından işlenmediğinin” açık bir şekilde somut deliller ile ortaya konulması sonucu aynı fiilden dolayı disiplin cezası verilmesi evrensel hukuk kuralları ile bağdaşmaz.
Beraat Kararının İdari Yargıya Etkisi
Her ne kadar disiplin soruşturması ile ceza soruşturması ayrı ayrı yürütülen soruşturmalar olsa da, ayrıca her iki soruşturma sonrasında verilen kararların birbirini bağlayıcılığı olmadığı belirtilmiş ise de; Özellikle suçun sanık tarafından işlenmediğinin anlaşılması halinde aynı fiilden dolayı yürütülen disiplin soruşturmasında söz konusu beraat kararın dikkate alınması zorunludur. Delil yetersizliği ile ceza kovuşturmasında alınan beraat kararlarında ise disiplin soruşturması ile ceza kovuşturmasında kullanılan delillerin aynı olup olmadığı dikkate alınmaktadır.
Ceza Davasından Beraat Eden Memura Disiplin Cezası Verilir Mi?
Ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına etkisi en çok, ceza kovuşturması sonrasında hakkında beraat kararı verilmesi sonrasında kendisini gösterir. Danıştay ve Anayasa Mahkemesi suçun sanık tarafından işlenmediği yönünde verilen beraat kararları sonrasında memura disiplin cezası verilemeyeceği yönünde kararlar vermiştir. Ancak ceza kovuşturması sonrasında delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararlarına dayanılarak verilecek olan disiplin cezalarında hukuki bir engel olmadığı yönünde de kararlar vermiştir. Bu bilgiler ışığında ve yukarıda detaylarını belirtmiş olduğumuz durumlar göz önüne alındığında ceza kovuşturması sonrasında verilen beraat kararlarının memura uygulanacak disiplin cezalarına engel teşkil etmediğini söyleyebiliriz.
